• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nevsehirkent.rehberim.77
  • https://twitter.com/NevehirKentRehb

GÜLFA YUFKA
ONLİNE ALIŞ VERİŞ MAĞZASI
KERVAN HATAY DÖNER
ONLİNE NEVŞEHİRE SİPARİŞ
KAMER ELEKTRONİK
ONLİNE ALIŞ VERİŞ MAĞZASI
MUSTİ MÜZİK MARKET
ONLİNE ALIŞ VERİŞ MAĞZASI
MİMOZA ALIŞ VERİŞ
ONLİNE ALIŞ VERİŞ MAĞZASI
Online Hizmetler





Hastane Online






Nevşehirde Emlakçılar

Nevşehirde Galeri

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam10
Toplam Ziyaret869289

Tek Kapalı Yöntem Ameliyatla Hem Şeker Hemde Tansiyon Hastalığından Kurutluyorsunuz.

TİP 2 ŞEKER HASTALIĞI AMELİYATLA TEDAVİ EDİLİYOR.

 DÜNYADA 5 ÜLKEDE YAPILAN BU AMELİYATLA DOÇ. DR. ALPER ÇELİK METABOLİK CERRAHİ YÖNTEMİ İLE KAPALI YÖNTEMLE YAPILAN AMELİYATLA  TEDAVİ YAPILMAKTADIR.

GENİŞ BİLGİ İÇİN VE RANDEVU ALMAK İÇİN SİTEYİ ZİYARET EDİNİZ.

http://www.metabolikcerrahi.com/



Tip1 Diyabet Nedir ?

Vücudumuzun enerji ihtiyacı yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Emilebilmek için en küçük parçalarına ayrılan bu besin öğelerinin en önemlisi “glukoz” adı verilen basit şekerdir. Glukoz başta beyin olmak üzere vücudun tüm organlarının önemli bir enerji kaynağıdır. Hücreler ihtiyacı olan glukozu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı bir hormon yardımıyla kullanır. İnsülin olarak bilinen bu hormon vücutta yapılamaz ise alınan gıdalar enerji olarak kullanılamayacaktır. İnsülin hormonunun mutlak eksikliğine bağlı olarak meydana gelen şeker hastalığına Tip 1 Diyabet denilir. Her yaşta görülebildiği gibi, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında başlar, bu nedenle juvenil diyabet adı da verilir. Ülkemizde 4 milyonun üzerinde olduğu sanılan şeker hastalarının %10′u, yani yaklaşık 400.000 kişi bu tip şeker hastasıdır.

Tip1 Diyabet hastaları Neden Metabolik Cerrahi’den Fayda Görmez?

Metabolik Cerrahi uygulamaları tip 2 diyabet hastalarının vücutlarında bulunan, ama kullanılmayan insülinin kullanılmasını sağlar. Tip 1 diyabet hastalarının vücutlarında insülin bulunmadığı veya çok az varsa da aktivite göstermediği için Metabolik Cerrahi yönteminden fayda görmezler.

Tip2 Diyabet Nedir ?

Tip 2 Diyabet

Erişkinlerde görülen diyabettir. Pankreas insülin üretir fakat insülin direnci nedeniyle vücut bunu gerektiği gibi kullanamaz. Daha çok 40 yaş üzerindeki kişilerde ortaya çıkar.

Belirtileri:

Poliüri (sık idarara çıkma)
Polidipsi (çok su içme)
Polifaji (çok yemek yeme)
Kilo artışı veya kilo aybı
Plazma kan glukoz düzeyinin yükselmesi (aç karnına 126 mg/dl’den yüksek olması)

Bunların dışındaki diğer belirtiler:

Ağız kuruluğu
Yorgunluk
Vücuttaki yaraların geç iyileşmesi
Kuru ve kaşıntılı cilt
Sık geçirilen enfeksiyonlar
Bulanık görme
Cinsel sorunlar
Ellerde, ayaklarda veya ağız çevresinde uyuşma, karıncalanma

Tip 2 diyabetin nedeni tam bilinmemekle beraber bazı risk gruplarında görülme olasılığı daha yüksektir. Bunlar:

Kilo fazlası olan bireyler
Beslenme alışkanlığı bozuk olanlar
Sedanter yaşam tarzı olan (egzersiz yapmayan) bireyler
Ailede başka kişilerde diyabet hastalığı bulunanlar
Gebelik sırasında diyabet gelişen veya 4,5 kg’dan daha ağır bebek doğuranlar
Bir hastalığın veya yaralanmanın stresini yaşayanlar
Stresli bir hayatı olanlar

Tip 2 diyabet tedavisinin esasları nelerdir?
Birinci basamak tedavi planında:
  • Diyet yani beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi
  • Yaşam tarzının değiştirilmesi
  • Egzersiz programlarının uygulamaya konması yer almaktadır.

Eğer, bu tedavi planı ile kan şekeri normal sınırlar içinde tutulamazsa ağızdan hap olarak alınan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye eklenir. Ancak bazı hastalarda kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyulabilir. Bu durumlarda uygun dozda insülin enjeksiyonları ile tedavi desteklenir.

Şeker Yüksekliği Neden Önemli?

İnsülin pankreas bezi tarafından üretilen ve kana salınan bir hormondur. Ana görevi kandaki şekeri (glukozu) hücrelerin içine taşımaktır. Hücrelerdeki glukoz, günlük yaşamımızı devam ettirmeyi sağlan ana enerji kaynağıdır. Tip 2 diyabet, genellikle insülin salgılanmasında bir yetersizlik ve/veya hücrelerin bu hormona karşı duyarlılığının azalması sonucunda gelişir. Çünkü, sindirim sistemi kaynaklı direnç hormonları ve hücre içindeki bazı sinyal mekanizmaları ya insülinin hücre içine girişine izin vermez ya da hücre içinde insüline karşı bir direnç oluşur. Bu tabloya “İnsülin Direnci” denilmektedir. Direnç nedeniyle insülin normal işlevini yerine getiremez. Tip 2 diyabette başlangıçta insülin salınımı artar ancak artan insülin salınımı da kandaki yüksek şeker seviyelerini azaltamaz. İnsülin görevini yerine getiremeyince, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücrelerde şeker azlığı yaşanırken, kandaki şeker seviyeleri normal değerlerin üstüne çıkar. Kandaki şekerin çok artması, zehir etkisi yaratır ve vücudun tüm hücrelerini tahrip eder.

Tip 2 Diyabet Tedavisinde Metabolik Cerrahi

Tip 2 diyabet hastalarındaki İnsülin Direnci’nin hem hücre öncesi hem de hücre içi bileşenleri vardır. Bu tabloda özellikle sindirim sistemi kaynaklı direnç hormonları tıpkı bir “zırh” gibi hücrelerin etrafını sararak insülinin hücre içine girişini engelleyerek kilit rol oynarlar. Metabolik Cerrahi uygulamaları neticesinde sindirim sistemi kaynaklı direnç hormonları söner. Hücrenin etrafındaki bu “zırh” açılır ve insülin kolaylıkla hücre içine girer. Benzer şekilde ameliyattan 2-3 ay sonra yağ, protein metabolizması ve karaciğer yağlanması ve hasarı da düzeldiği için hücre içi sinyal iletim mekanizmaları da tersine döner. Sonuç olarak Metabolik Cerrahi uygulamaları sonrası hastaların kan şekerleri, kolesterol ve trigliserid seviyeleri yanı sıra tansiyon yüksekliği, kilo fazlalığı, karaciğer yağlanması, göz-böbrek hasarı ve ayak yaraları gibi sorunları tek bir operasyon ile giderilmiş olur.

Kimler Metabolik Cerrahi için Adaydır?
  • Uygun tedaviye rağmen kan şekerini kontrol altına alamayan hastalar
  • Göz, kalp, böbrek, karaciğer, ayaklar gibi organ hasarı belirti ve bulguları yaşamakta olan hastalar
  • Ciddi kilo problemi olan hastalar

Sonuçlarımız

Ülkemizde hizmet veren tek metabolik cerrahi ünitesi olarak halkımızı ve kamuoyunu aydınlatma sorumluluğumuz olduğunun bilincindeyiz. Bu maksatla günümüze değin tedavi ettiğimiz hastalarımıza ait tüm sonuçlarımızı şeffaf bir şekilde paylaşma yükümlülüğümüzü yerine getirmekteyiz.
Bu bölümde ünitemizde tedavi edilmiş olan tüm hastalarımıza ait sonuçlar açık ve net bir şekilde paylaşılmıştır. Bu bölümün amacı günümüze değin Metabolik Cerrahi uygulanmış tüm hastalarımıza ait kan şekeri kontrol oranları, kolesterol ve hipertansiyon ile ilgili tedavi sonuçlarını ortaya koymaktır.
Bunların yanı sıra komplikasyon oranlarımız da net bir şekilde hasta haklarına saygı çerçevesinde isim belirtilmeden sayı ve yüzde olarak ifade edilmiştir.
Tüm bu sonuçları irdelerken akılda tutulması gereken 3 önemli nokta vardır.

  1. Metabolik Cerrahi uygulamaları mevcut medikal tedaviye rağmen kan şekeri kontrol altına alınamayan “dirençli diyabet” hastalarına uygulanmaktadır. Yani, ifade edilen oranlar herhangi 100 diyabet hastasına ait değil; halk dilindeki ismiyle şeker ameliyatı, bilimsel ismiyle Metabolik Cerrahi uygulanmış “dirençli diyabet” hastalarına ait olan uygulamalara ait sonuçlardır.
  2. Bir tip 2 diyabet hastasının metabolik cerrahi uygulamalarından fayda görebilmesi için vücudundaki (endojen) insülin depolarını tüketmemiş olması gerekmektedir. Oysa kan şekerinin yükselip, şeker hastalığına yakalanan bireylerin tanı anında dahi insülin depolarının %50 oranında azaldığı bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Yani tanı anında depolarının ortalama %50’sini kaybetmiş hastalara yıllar sonra, insülin depoları çok daha belirgin bir şekilde azaldığı bir dönemde bu ameliyatlar uygulanmaktadır.
  3. Tip 2 diyabet hastalığında organ hasarının 2 önemli nedeni vardır. Bunlar Makrovasküler Hasar (büyük damar hastalığı) ve Mikrovasküler Hasar (küçük damar hastalığı). Makrovasküler hasar koroner (kalp damarı), karotis (şah damarı), femoro-popliteal (bacak damarları) gibi nispeten büyük çaplı damarları etkilerken, Mikrovasküler hasar göz, böbrek, ayakucu gibi daha küçük çaplı damarlara ait hasarları ifade eder. Her iki hasar tipine ait belirli bir süreç söz konusudur. Tanı konduğunda çoğu hastanın 2-3 yıllık bir hastalık geçmişi olduğu kabul edilir. Makrovasküler hasar şeker hastalığı başlamadan önce başlar. Tanı konduğunda çoğu hastada makrovasküler hasar sürecinin %50’lik bir bölümü tamamlanmıştır. Mikrovasküler hasar ise kan şekerinin yükselmesi ile başlar ve tanı konduğu dönemde çoğu hastada bu sürecin %25’lik bir bölümünün tamamlandığı kabul edilir. Metabolik Cerrahi için başvuran hastalarda ise makrovasküler hasarın için %70-75, mikrovasküler hasarın ise %45-50’lik hastalık sürecini tamamladığı kabul edilmektedir. Kabaca, Metabolik Cerrahi büyük damar hasarı %75, küçük damar hasarı da %50 oranına geldiği dönemde ameliyat gerçekleştirilmektedir.

Tüm bu olumsuz faktörlere rağmen Metabolik Cerrahi’nin kan şekeri kontrolünü sağlama üzerindeki başarı oranları %90’ların üzerindedir. Bizim de kendi hasta grubumuza ait sonuçlar bunu destekler niteliktedir. Tüm hastalarımıza ait sonuçlar aşağıda özetlenmiştir.

  • Ameliyat olan toplam hasta sayısı: 465.
  • İlaçsız kan şekeri kontrolü sağlanan hasta sayısı: 423 (%90,9)
  • Kan şekeri kontrolü için 1 adet şeker hapı (OAD=Oral Anti Diyabetik) kullanan hasta sayısı: 23
  • Kan şekeri kontrolü için 2 adet şeker hapı (OAD=Oral Anti Diyabetik) kullanan hasta sayısı: 15
  • Kan şekeri kontrolü için günlük tek doz insülin kullanan hasta sayısı: 2
  • Kan şekeri kontrolü için insülin pompası kullanan hasta sayısı: 2 (Ağır diyabetik nefropati nedeniyle).
  • Kan şekeri kontrolü için ilaç/insülin kullanması gereken hasta oranı: %9,1.

Görüldüğü üzere Metabolik Cerrahi uygulamaları ile en dirençli tip 2 diyabet hasta grubunda dahi %90’ın üzerinde kan şekeri kontrolü sağlanabilmiştir. Başarılı tedavi oranı hipertansiyonu olan hastalarda %96,4 (ilaçsız normal tansiyon değerleri) ve kolesterol yüksekliği olan hastalarda %92,5 (ilaçsız normal kolesterol / trigliserit değerleri) olarak tespit edilmiştir.

Komplikasyon oranlarımıza gelince;

  • Anastomoz/stapler kaçağı (bileşke/dikiş yerlerinden sızıntı): 5 hasta
  • Safra kaçağı: 2 hasta
  • Bilier striktür (safra blokajı): 1 hasta
  • Kanama: 2 hasta
  • Enfeksiyon: 4 hasta
  • Karın içi apse: 1 hasta
  • Atelektazi (Akciğerde balgam tıkacı): 1 hasta
  • Toplam komplikasyon sayısı: 16 hasta
  • Toplam komplikasyon oranı: %3,44 (16/465)
  • Kaybedilen hasta sayısı:1
  • Ölüm oranı: %0,2



DOÇ. DR. ALPER ÇELİK


26.02.1975 yılında Aksaray’da doğdu. İlkokulu İskenderun Namık Kemal İlkokulu ortaöğrenimini İskenderun İstiklal Makzume Anadolu Lisesi’nde tamamladı. 1993 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıbbiye eğitimine başladı. 2000 yılında Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde genel cerrahi ihtisasına başladı ve 2004 yılında ihtisasını tamamladı. Alper Çelik 2005 yılında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde önce öğretim görevlisi, sonrasında Yrd. Doç. Dr. olarak öğretim üyeliği yaptı.

2007 yılında Prof. Dr. Fumio Konishi’nin davetlisi olarak Japonya Saitama Medical Center of Jichi Medical University’de clinical and research fellow olarak çalıştı. Bu sürede iki adet araştırma projesi tamamladı ve aynı dönemde Dr. Kazunori Kasama ile çalışma ve araştırma yapma imkanı buldu. 2008 yılında öncelikle Brezilya Sao Paolo Sao Camilio Hospital’de Dr. Ricardo Cohen ve Dr. Louis Berti ile çalışma olanağı buldu. Sonrasında Hindistan’da Dr. Muffazal Lakdawala ve Dr. Suren Ugale ile çalıştı. Bu sürede 1. ACMOMS (1st Asian Consensus Meeting on Metabolic Surgery) toplantısına oylama üyesi olarak katıldı.

Alper Çelik 2009 yılında askerlik görevini Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde tamamladı. Bu dönemde Etimesgut Askeri Hastanesi tarafından düzenlenen Metabolik Sendrom Sempozyumu’nda konuşmacı olarak görev aldı. 2010 yılında önce İtalya Genova’da IFSO dönem başkanı ve Obesity Surgery Dergisi’nin Şef Editörü Prof. Dr. Nicola Scopinaro’nun yanında BPD (Biliopankreatik Diversiyon) ameliyatının eğitimini aldı. Aynı yıl içinde Gaziosmanpaşa Üniversitesi’ndeki görevinden ayrılarak Universal Hospitals bünyesindeki Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde Yrd. Doç. Dr. olarak çalışmaya başladı.

Alper Çelik 2010 yılında öncelikle Hindistan Hyderabad kentinde Ileal İnterpozisyon Operasyonu ile ilgili 1. Dünya Workshop uygulamasına katıldı ve bu ameliyat ile ilgili olarak Dr. Surendra Ugale ve Dr. Aureo DePaula ile çalışma imkânı buldu. 2011 yılında Japonya’da yapılan IFSO-APC (International Federation For Surgical Treatment of Obesity and Related Disorders-Asia Pacific Chapter) toplantısında oturum başkanlığı ve konsensus konferansında oylama üyeliği yaptı. 31 Ağustos – 3 Eylül 2011 tarihleri arasında Almanya Hamburg’da düzenlenen 16. Dünya Kongresi’ne katıldı.

2011 yılı Haziran ayında Doçent olan Alper Çelik, Eylül 2011’de Universal Taksim Alman Hastanesi bünyesinde Metabolik Cerrahi Ünitesi’ni kurdu. Şubat 2012’de önce Singapur’da düzenlenen Metabolik Cerrahi Toplantısına (The Asia-Pacific Workshop on Metabolic Surgery for Type 2 Diabetes) sonra Hindistan Hyderabad’da yapılan 2. İleal interpozisyon workshop uygulamasına katıldı ve sonrasında Hindistan Bangalor kentinde yapılan Metabolik Cerrahi Konsensus Konferansı’nda Konsensus başkanlığı görevinde bulundu.

16-18 Şubat 2012 tarihlerinde İspanya Malaga’da yapılan “Diabetes Surgery BMI 24-34. How and Why” başlıklı organizasyona katıldı. 26-28 Nisan 2012 tarihlerinde İspanya Barselona’da yapılan IFSO-EC (International Federation For Surgical Treatment of Obesity and Related Disorders-European Chapter) toplantısının Metabolik Cerrahi oturumunda ve 23-27 Mayıs 2012 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen 18. Ulusal Cerrahi Kongresi’nde “Metabolik Sendrom ve Cerrahi Tedavisi” başlıklı oturumlarda konuşmacı olarak görev aldı.

Dr. Çelik 16 Haziran 2012 tarihinde İstanbul Taksim Alman Hastanesi’nde yapılan İleal İnterpozisyon Sempozyumu’nda düzenleyici ve konuşmacı olarak görev yaptı. Sonrasında 20 Ekim 2012 tarihinde yine Taksim Alman Hastanesi bünyesinde 1. Ulusal İleal İnterpozisyon Workshop uygulamasını başarı ile düzenledi. 2012 yılının sonlarında sırası ile önce 15 kasım 2012’de Antalya’da düzenlenen 1. Obezite ve Metabolik Cerrahi Çalıştayı, 22-23 kasım 2012 tarihleri arasında Frankfurt’ta düzenlenen 7. Frankfurter Meeting toplantısı ve 30 kasım-1 Aralık tarihlerinde Konya’da düzenlenen Obezite ve metabolik hastalıklarda cerrahi yaklaşımlar konulu sempozyumda konuşmacı olarak görev aldı.

6-8 Şubat 2013 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen “Excellence In Diabetes” başlıklı toplantıya katıldı. Ardından aynı yıl 8-9 Mart’ta Obezite Sempozyumu ve Obezite ile Savaş Platformu’na konuşmacı olarak katılan Alper Çelik, 10-13 Nisan 2013 tarihleri arasında Tayvan’da düzenlenen “IFSO APC Meeting” kongresine oturum başkanı ve konuşmacı olarak katıldı. 17-21 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen 49. Ulusal Diyabet Kongresi’ne konuşmacı olarak katılan Alper Çelik, 22 Mayıs 2013 tarihinde Almanya Türk Üniversiteliler ve Akademisyenler Derneği’nin davetlisi olarak Köln Üniversitesi’nde düzenlenen Metabolik Cerrahi konulu sempozyuma konuşmacı olarak katıldı. Aynı yıl Mayıs ve Haziran aylarında Azerbaycan, Gürcistan’da düzenlenen bilgilendirme toplantıları ve seminerlerde Metabolik Cerrahi ile ilgili bilgiler verdi. Yine aynı yıl mayıs ayında Kazakistan Asfendiyarov Üniversitesi’nde tip 2 diyabetin cerrahi tedavisi başlıklı bir seminer verdi. Doç. Dr. Alper Çelik iyi derecede İngilizce, orta derecede Almanca ve Japonca bilmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.


GENİŞ BİLGİ İÇİN VE RANDEVU ALMAK İÇİN SİTEYİ ZİYARET EDİNİZ.

http://www.metabolikcerrahi.com/




15215 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Youtube Abone Ol
Tanıtım Videoları
ESKİ ZAMANDA YAŞAM

PERİBACASI OLUŞUMU

NEVŞEHİR ÜNİVERSİTE TANITIM

DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ
Nevşehirde Vefat Haberi

Nevşehir de Namaz Vakti
Nevşehirde Ara